‘elibirlik’, direnişin içinden filizlenen kolektif bir yaşam hikâyesi.
2014 yılında, Yırcalılar; köylerini, zeytin ağaçlarını korumak için aylarca mücadele ettiler. 6.000’in üzerinde zeytin ağacı, Soma’da ikinci bir termik santral inşası için bir gecede kökünden kesildi. Sonunda santral yapılamadı ama ağaçlar yok edildi. Bu yıkım, sadece doğayı değil, köy halkının hafızasını, geçim kaynağını ve yaşamla kurduğu bağı da hedef aldı.
‘elibirlik’, bu yıkıma karşı doğan direnişin, direnişten üretime evrilen bir kolektif yaşam hikâyesinin izini sürüyor. Direnişin ön saflarında yer alan kadınlar, kesilen zeytin ağaçlarının ardından bir kooperatif kurarak Yırca Hanımeli Sabunevi’ni hayata geçirdi. “Kömürün isi değil, sabunun misi” diyerek sabun ve mum üretmeye başladılar. Ellerindeki sınırlı imkânlarla, dayanışmayı büyüterek bir yaşam alanı kurdular.
Belgesel, bu dönüşümün on yıl sonrasına odaklanıyor. Yırcalı kadınların yeniden diktiği zeytin ağaçları 2024 yılında ilk meyvesini verdi. Köyde düzenlenen ilk Zeytin Şenliği ile, geçmişin yaraları toprağın bereketiyle buluştu. Belgesel, arşiv görüntüleri aracılığıyla direniş günlerine dönerken; bugünün üretim süreçleri, Sabunevi’nin hikâyesi, kadınların birlikte gerçekleştirdiği kolektif hikâye hasadı ve şenliğin coşkusu ile zaman içinde bir hafıza inşa ediyor.
‘elibirlik’, sadece doğa talanına karşı bir duruşun değil; aynı zamanda kadın emeğinin, dayanışmanın ve birlikte iyileşmenin hikâyesidir. Toprağın belleğiyle, kadınların ellerinin sabırla büyüttüğü yeni yaşam arasında bir köprü kurar. Yıkımdan umuda, yasın içinden dayanışmaya uzanan bu yolculuk, hem yerel hem evrensel bir direnç öyküsüdür.