SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, Operation 1325 ve Swedish Institute işbirliğiyle, bugüne kadar ağırlıklı olarak siyaset alanına bırakılan “barış” ve “güvenlik” meselesini kadınların perspektifiyle ele almak; sivil toplumda ve medyada barış sesinin yükseltilmesinde aracı olmak amacıyla 2022 yılında “Barış İçin Kadın SES’i” projesini hayata geçirdi.
Yazılı içerikler, video ve podcastlerle kadınların barış kurucu rolünün güçlendirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu proje ile Türkiye’de Kürt meselesi başta olmak üzere ülkemizde ve dünyadaki savaş ve çatışmalar, kadın perspektifinden ve barış inşasını gündemleştirecek şekilde ele alındı. Proje kapsamında gazeteci Ayşegül Doğan, film ve belgesel yapımcısı Ekin Çalışır, yönetmen Fatma Çelik, bağımsız belgesel film yapımcısı ve feminist video-aktivist Güliz Sağlam ve gazeteci Mehveş Evin tarafından 5 video-belgesel üretildi.
Barışa adanmış bir ömür: Aysel Tuğluk

Genç bir avukat ve insan hakları savunucusundan Kürt siyasetinin güçlü kadın figürlerinden birine evrilen Aysel Tuğluk’u gerçekte ne kadar tanıyoruz?
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin “Barış için Kadın SES’i” projesi kapsamında gazeteci Mehveş Evin ve yönetmen Nesrin Ölmez’in hazırladığı “Aysel” filmi, kamuoyuna yansımayan yönleriyle Tuğluk’un hayatına ve mücadelesine odaklanıyor. HDP eşbaşkan yardımcısıyken tutuklanan Aysel Tuğluk, annesinin cenazesine yapılan ırkçı saldırı sonrasında, adım adım demans hastalığına sürüklendi. Bağımsız kurumların verdiği “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen iki yıllık bir gecikmeyle, Ekim 2022’de tahliye edildi. Geri dönüşü olmayan bir hastalıkla mücadelesi süren Tuğluk’un hikayesi, aslında memleketin hikayesi… Eren Keskin, Sırrı Süreyya Önder, Reyhan Yalçındağ, Ahmet Türk gibi yol arkadaşlarının anekdotlarla, anılarla anlattığı Aysel Tuğluk, medyada gösterilenden farklı yönleriyle karşımızda. Tuğluk nezdinde Kürt kadınlarının toplumda, siyasette ve barış inşasında var olma mücadelesinin aktarıldığı kısa filmin müziklerini ise Ezgi Sevgi Can ve Çınar Aksoy hazırladı.
Rosa: Haklarımız ve hayatlarımız için!

Kürt kadınların yıllardır verdiği özgürlük mücadelesinin birikimi ve ilhamıyla, 2018 yılında kurulan Rosa Kadın Derneği, kadınlara yönelik şiddetle mücadele alanında çalışan bir dernek. Belgesel film yapımcısı ve feminist video-aktivist Güliz Sağlam’ın hazırladığı bu video-belgeselde, kayyum yönetiminin kapattığı kadın dayanışma ve danışma merkezlerinin boşluğunu, yeniden bir araya gelebilecekleri bir alan yaratarak doldurmaya çalışan, hakları ve hayatları için mücadele eden kadınların hikayesine tanıklık ediyoruz.
Hakikat, İnat, Cesaret, Umut: Eren Keskin

Eren Keskin on yıllardır Türkiye’de insan haklarını maruz kaldığı tehdit ve saldırılara rağmen ödün vermeden savunuyor. Onun mücadelesinde hakikat, inat, cesaret ve umut var. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu kurucularından, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in hayatına odaklanan bu film, aynı zamanda Türkiye’nin yakın siyasi tarihine dair hafıza tazeliyor.
İki silahlı saldırı yaşayan, sosyal medyada neredeyse her gün tehdit ve linç edilen, hakkında toplam 143 dava, 26 yıl 9 ay hapis cezası olan Eren Keskin, “Bu kadar şey yaşıyorsunuz, niye vazgeçmiyorsunuz diye çok soran olur” diyor ve ekliyor: “İnsan hakları mücadelesini hep ölülerimize karşı borcumuz olarak tanımlıyorum. Sanki bir yerden bizi izliyorlar ve vazgeçmeyin diyorlar.”
Kezî

Kendi imkanlarıyla okuma yazma öğrenen Fatma Taşlı Tunç aile içerisinde verdiği mücadelesini, arzularını ve isyanlarını şiirlerinde dile getiriyor. Çoğunlukla kadınların yaşamı üzerine şiirler yazan Tunç, Jin TV’de ‘Jiyana Dayikan (Kadınların Yaşamı)’ isimli bir program da yapıyor. Fatma Çelik’in yönetmenliğini üstlendiği bu filmde Tunç’un yaşamını şiirlerinden takip ederken mücadele ile oluşturduğu kendi alanlarında bir yolculuğa çıkıyoruz.
“Kadın, hikâye ve edebiyatı ayıramazsın birbirinden. Her kadının yaşamında ilgi çekici bir hikâye mutlaka vardır. Kimisi ifade edebilmiştir ama kimisi hâlâ içinde tutuyor.”
Kadın, Yaşam, Adalet

Kürt kadınlar için adalete ulaşmanın tek yolu kadın dayanışmasından ve sivil toplumdan geçiyor. Kadınlar gasp edilen yaşam haklarına kavuşabilsin diye omuz omuza mücadele veren Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, gazeteciler ve kadın örgütleri devletin yoğun baskısı altında, devletin yapmaya tenezzül etmediği bir görevi üstleniyor; adaletin yolunu açmaya çalışıyor.
Bu video belgeselde Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden genç kadın avukatların hikayesi ve kadının adalete erişimi için verdikleri mücadele anlatılıyor. Hem bölgede hem de Türkiye’de örnek alınması gereken başarılara imza atan Merkez, kadına şiddetin yargılandığı duruşmalara katılarak adalet mekanizmalarına kadın perspektifi kazandırıyor, toplumsal cinsiyet temeli ve politik çerçevesi göz önünde tutularak yargılama yapılması için çalışıyor. Merkez’in bu konudaki öncü rolü genç kadın avukatlara ilham kaynağı oluyor, mücadele alanı açıyor ve onları güçlendiriyor.