Asya’daki adaletsiz Konfüçyüs geleneklerinin baskısına maruz kalan yönetmenin büyükannesinin kırılganlığı ve dayanıklılığı hakkındaki bu film; kadınların ezilmesini ve özgürlük mücadelesini yansıtmayı amaçlıyor. Yönetmenin büyükannesi bir T’ung-yang-hsi’ydi. T’ung-yang-hsi, genç bir kızı müstakbel gelin olarak üretken rollerde yetiştirilmek üzere başka bir aileye satan, önceden ayarlanmış evliliğin geleneksel bir uygulamasıdır. Hikâye, yönetmenin büyükannesinin çocuklarıyla yapılan röportajlara dayanıyor. İzleyiciler toplumdaki kişisel tanıklıklardan genel olaylara kadar uzun geçmişe bir bakış atabilir, kendi zamanımızdaki kadınların durumunu hayal edebilir ve gelecekte gerçek bir cinsiyet eşitliği için çabalamayı dört gözle bekleyebilirler. Yumurta, filmde önemli bir semboldür. Filmde kadın metaforu olarak yumurta, erkek egemen toplumdaki üretici rollerin simgesidir. Bir T’ung-yang-hsi’nin yaşadığı zorluk ve baskıdan sonra film, çalkantılı dalgalarla birleşen Hakka dilindeki ‘Old Mountain Song’ adlı halk şarkısı ile doruk noktasına ulaşır. Rayların arkasında deniz var. Denizin karşısında, işte orada özgürlük yatıyor.
Yumurta başlı başına hayattır. Yumurtalar kırılgandır, ancak aynı zamanda serttir. Benim büyükannem bir yumurtadır.
My Grandmother is an Egg
Tayvan, Birleşik Krallık, 2021, 8'
Wu-Ching Chang
Mandarin; Türkçe ve İngilizce altyazılı